Kayıtlar

Mayıs 29, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Balarısı ve güneş

Resim
Fotoğraf: Simon Berger (Pexel)    ÜMİT ŞİMŞEK Yarın saat 11:30’da güneşin hangi noktada bulunacağını kesin şekilde belirtebilir misiniz? Bu çok zayıf bir ihtimaldir. Fakat bir balarısı için, böyle işlemler çocuk oyuncağı sayılır. Yılın hangi mevsiminde, günün hangi saatinde güneşin nerede bulunduğunu, bütün canlılar arasında belki de en iyi bileni, balarısıdır. Çünkü bütün faaliyetleri bu bilgiye bağımlı olarak düzenlenmiştir. Balarısı güneşe bakarak yolunu bulur. Bulduğu çiçekleri, kendi arkadaşlarına, güneşe bakarak tarif eder. Sonra hep beraber giderler, o çiçekleri, elleriyle koymuş gibi bulurlar. İsterse aradan saatler geçmiş, güneşin gökyüzündeki konumu değişmiş olsun. Arıların hesabında gerekli ayarlamalar her zaman en sağlıklı bir şekilde yapılır ve adres asla kaybedilmez. Peki, hava bulutlu olduğu zaman arılar ne yapar? Hiçbir şey değişmez. Yeter ki, bulutların arasından ufacık da olsa bir parça mavilik görünsün. Oradan gelen ışığın polarizasyon düzlemini bulur, güne

Şükrüne şükürler Senin

Resim
   Ümit Şimşek       Ey gökleri ve yeri ve içindekileri yoktan yaratan Rabbim, Ben bir hiçtim. Beni Sen kudretinle yarattın. Bana Sen vücut verdin, hayat verdin, ruh verdin. Bunları Sen bağışlamasaydın eğer, hiç kimse beni hiçlikten ve yokluktan çıkarıp bu dünyaya gönderemezdi. Ben bir anne ile babadan doğdum. Ama ben dünyaya gözümü açmadan önce, onlar da nasıl bir bebek beklediklerini bilmiyorlardı. Bana Sen, kendi dilediğin gibi bir suret verdin. Bana, dünyada hiç kimseye vermediğin bir sima verdin: Âlemlerin Rabbi benim yüzümde, sadece bana ait bir eserini nasıl işlemiş, göreyim ve göstereyim diye. Bana göz verdin, Senin eserlerini göreyim diye. Bana kulak verdin, Senin yarattıkların seni nasıl zikrediyor, işiteyim diye. Bana akıl verdin, Seni bulayım diye. Bana dil verdin, Seni zikredeyim diye. Bana kalb verdin, Seni seveyim diye. Dünya ve âhiretin bütün nimetlerini önüme serdin. Ve bana bir arzu verdin: Senden isteyeyim diye. Vermek istedin. Çünkü ver

Bir Kur'an emri olarak seyahat

Resim
   Dünyamızın hali de açıkça gösteriyor ki, seyahati, ciddî bir unsur olarak kültürümüze yerleştirmeye ihtiyacımız var. Hiç gezmediğimiz için değil; yeteri kadar gezmediğimiz ve doğru bir amaç uğrunda gezmediğimiz için.    ÜMİT ŞİMŞEK İ bret ve tefekkür amaçlı geziler, Kur’ân’ın sıkça tekrarladığı emirleri arasındadır; inanan insanın bu emirler karşısında kayıtsız kalması düşünülemez. Ancak zamanımızın turizm telâkkisi bu işi daha başka mecrâlara sürüklediği için, Kur’ân’ın çağrısı ruhlarımızda yeteri kadar yankılanamıyor. İnsan yeryüzünde nereye adım atacak olsa, Kur’ân’ın uyarısını hatırlatacak bir manzarayla karşılaşır: “Gezin de görün sizden öncekilerin âkıbetini!” Bu uyarının yönlendirdiği bir gezi, insana, belki pek çoklarının ilk anda hoşlanmayacağı bir fânilik gerçeğini bütün çıplaklığıyla hatırlatmaya yetecektir. Oysa zamanımızın anlayışı, dünyanın fâniliğini hatırlamak değil, unutmak esası üzerinde kurulu olduğu için, zamanımız insanının davranışı ya Kur’ân’ın uyarılarını um

Göz ve kulak penceresinden İlâhî nimetlere bakış

Resim
    Allah'ın üzerimizdeki en büyük nimetlerini ve bize yönelik rahmet ve muhabbetinin eserlerini konuştuğumuz ve En'âm sûresinin 46-49. âyetlerini okuduğumuz 355. Kur'an Buluşmasının özeti ve tam video kaydı İnkârcılara yönelik bir ispat çağrısı, 355. Kur’an Buluşmasında bizim için de bir tefekkür vesilesi oldu. Dönemin son Kur’an Buluşmasında okuduğumuz En’âm sûresinin 46-49. âyetleri, inkârcıları, kendi yaratılışları üzerinde tefekkür çağrısıyla başlıyordu. Biz de, bu çağrıyı, Allah’ın üzerimizdeki en büyük nimetlerinden bazıları üzerinde bir tefekkür ve şükür vesilesi yaptık. Gündemimizdeki âyetlerin meâli şöyle idi: De ki: Söyleyin bana, Allah sizin kulaklarınızı ve gözlerinizi alıp kalplerinizi de mühürlediği takdirde, Allah’tan başka onları size getirecek olan tanrı kimdir? Bir bak, onlara âyetleri nasıl çeşitli şekillerde açıklıyoruz da onlar yine yüz çeviriyorlar. De ki: Söyleyin bana, eğer Allah’ın azabı size âniden veya açıkça/göz göre göre gelecek olsa,