Kayıtlar

Haziran 5, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Allah "Şâfî"dir, Şafii değildir

Resim
Medyada yaygın şekilde görülen dil hatâlarından biri de, Allah Teâlânın Esmâsından bir ismi, Ona noksan sıfat yakıştıracak bir biçimde kullanmaktır. Biz Allah’ı, diğer isimlerinin yanında “hastalara şifâ verici” olarak da biliriz. Bu anlama gelen “eş-Şâfî” ismi her ne kadar Kur’an’da ve Esmâ-i Hüsnâ hadisinde geçmiyorsa da, fiil olarak Kur’ân-ı Kerimde mevcuttur; isim de bu fiilden türetilmiştir. Kur’ân-ı Kerimde İbrahim aleyhisselâmın duâsından bir cümle olarak geçen “Hastalandığımda bana şifâ veren Odur” (Şuarâ, 26:80) ifadesinden de anlaşılacağı gibi, Şâfî  (الشافي)  ismi, Allah Teâlânın hastalara şifa verici sıfatını ifade eden bir ismi olarak kullanılmaktadır.  Bir de iki tane i harfiyle Şafii (daha doğru bir imlâ ile Şafiî) şeklinde yazılan isim vardır ki, Allah Teâlâ ile hiçbir ilgisi bulunmayan bu kelime, en yaygın kullanımıyla, İmam Şafiî’nin, onun mezhebinin ve bu mezhebe mensup olanların unvanıdır. Son zamanlarda, medyada, özellikle sosyal medyada, insanların birbirine

Ezanla alay eden gencin beklenmeyen sonu

Resim
   Hz. Peygamberin dört müezzininden biri olan Ebû Mahzûre anlatıyor: P eygamber sallallahu aleyhi ve sellem Huneyn savaşından dönmekteydi. Ben, hepsi Mekkeli olan on kişilik bir gençler grubuyla beraberdim. Huneyn yolunda Resulullah ile karşılaştık. Resulullahın müezzini namaz için ezan okuyordu. Biz bir köşeye çekildik ve alay ederek müezzinin söylediklerini tekrar etmeye başladık. Bizi Resulullah duymuştu. Ezan bittikten sonra  “Şunların içinde güzel/gür sesli biri var”  diye gönderdiği adamlar bizi huzuruna götürdüler. Resulullah, “Sesi gür olanınız hanginiz?”  buyurdu. Yanımdakilerin tamamı beni gösterdiler. Resulullah onları saldı, beni yanında alıkoydu. Sonra bana, “Haydi bir ezan oku”  buyurdu. Resulullahtan ve bana emrettiği işten son derece nefret ettiğim halde, çaresiz kalktım, önünde ayakta durdum. Bizzat kendisi bana ezanın okunuşunu telkin etti, öğretti. Ben ezanı bitirdiğim zaman içinde bir miktar gümüş para bulunan bir kese verdi. Daha sonra alnımı, göğsümü sıvazladı ve

Kader bu

Resim
   ÜMİT ŞİMŞEK Her şey bir bina gibi kurulur kâinatta. Tek tek sayılır yapıtaşları. Ve tek tek yerli yerine konur. Önce atom çekirdeklerinde parçacıklar sayılır, sonra moleküllerdeki atomlar. Binlerce atomu barındıran bir molekül zincirinin hangi halkasında hangi atomun yer alacağı kesin bir takdirle belirlenmiştir. Binlerce atomun her biri öylesine yerleşir ki sırasına, en küçük bir tesadüf izi görülmez. Sonra canlı vücutlarında hücreler sayılır tek tek. Bir hedefe doğru çoğalırlar. Hızla çoğalırlar, hedefe ulaşınca birden dururlar. Niçin dururlar, bilinmez. Nasıl dururlar, bilinmez. Ama dururlar. Hepsi birden durur, esrarengiz bir şekilde. Sanki “Dur” komutu ulaşmıştır hepsine birden. Oysa hiçbir hücre, yanı başında neler olup bittiğini bilemez. Hiçbir hücre sayı saymasını bilemez. Hiçbir hücre, hedef sayıya ulaşıldığını bilemez. Hiçbir hücre, çoğalmanın durması gerektiği zamanı kestiremez. Fakat hepsi birden durur zamanı gelince. Hiçbiri konulan sınırı aş

Allah'a kulluk simgelerinde mü'minler için hayır vardır

Resim
 [Foto: Liam Ortiz-Pixabay]    İSMAİL L. ÇAKAN   وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذَلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ   Biz, o deve ve sığırları da size Allah’ın nişânelerinden kıldık. Onlarda sizin için pek çok hayır/fayda vardır . Kurban edilmek için sıraya dizildiklerinde onların üzerine Allah’ın adını anın. Usûlüne uygun olarak kesildiklerinde etlerinden hem siz yiyin, hem kanaat gösterip ihtiyacını gizleyene ve hem de gizlemeyip isteyene yedirin. İşte böylece şükredesiniz diye Biz onları sizin hizmet ve istifâdenize verdik . [1] ***   Âyet-i kerime, Hac ibâdeti ile ilgili âyetler arasında yer almaktadır. Allah'a kulluk simgelerine (Şeâirullah) saygılı davranmak gerektiği [2] ve Kurban vecibesinin her ümmete emredildiği [3] bildirildikten sonra bu âyet-i kerimede " Biz