Bütün insanlara yetecek bir sermaye

   

Bütün insanlara iyilik yapmak için malınız yetmez, ama güleryüzünüz ve güzel ahlâkınız hepsine yetsin.
el-Müstedrek (Hakim), no. 431-432; el-Camiu's-Sağîr, 2530


 ÜMİT ŞİMŞEK


Varlık âleminin en üstün eseri olan insanı yaratırken, Yüce Allah onda sergileyeceği hikmet eserlerinin bir kısmını da insanın tercih ve çabasına bırakmıştır. Bu, insana verilmiş olan çok büyük bir imtiyaz ve aynı zamanda da çok büyük bir sorumluluktur. Ancak insanın yaratılış amacı da işte burada saklıdır.

Diğer bütün varlıklar belli bir amaçla ve bu amaca uygun şekilde kendilerine verilen özelliklerle dünyaya gelirler, kendileri için belirlenmiş görevleri yerine getirirler ve süreleri sona erince de bu âlemden ayrılırlar. İnsan ise cismanî yapısı ve işlevleri dışındaki yeteneklerini kendi iradeli davranışlarına tâbi bir şekilde geliştirecek ve böylece, tıpkı siması gibi, tıpatıp benzeri bulunmayan özgün bir varlık olarak bu âlemi zenginleştirecek, daha da ötesi, bu âleme kendi eserlerini de katarak onu zenginleştirecektir.

Ona verilmiş olan yetenekler bu büyük misyonun araç ve gereçleridir; bu araç ve gereçleri doğru hedeflere yöneltecek olan ise, onun ahlâkıdır. Bu sayede insan denilen varlık bu gezegen üzerinde bir yandan Allah’ın kendisine tahsis ettiği nimetlerden yararlanırken, bir yandan da Onun nimetlerini Onun kullarına ulaştırmayı öğrenecek, ihsan edecek, ikram edecek, yardım isteyenin yardımına koşacak, kusur edenin kusurunu bağışlayacak, yetimi barındıracak, mazlumun hakkını zalimden alacak, ağlayanı güldürecek, tıpkı temas ettiği her şeye bir faydası dokunan balarısı gibi, girdiği her yerde Allah tarafından Onun rahmetini müjdelemek için gönderilmiş bir mücessem muhabbet abidesi halini alacaktır.

İşte bunu insana yaptıracak olan, onun ahlâkıdır. Ve insan, Rabbinin esmâ, sıfât ve şuunatının yansımalarından ibaret olan bu ahlâkı, bu dünyada, Rabbinin gösterdiği şekilde, kendi çabalarıyla kazanacak ve geliştirecektir. Üstelik, bu kazanıp geliştirdiği sermaye harcamayla bitmeyecek, bilâkis harcadıkça bereketlenecek bir sermayedir. Ve bu öyle bir bereketleniştir ki, tıpkı hadis-i şerifte haber verildiği gibi, bütün insanlığı kapsayacak kadar cömertçe harcandığında dahi bitmez, azalmaz, tesirinden bir şey kaybetmez. Dünya tarihinde olduğu gibi, zamanımızda da yaptığı iyilikler ve insanî değerler uğrundaki çabaları ile dünyanın dört bir tarafındaki insanlara umut olmuş nice erdemli insanlar bu hakikati hayatlarıyla imzaladılar ve imzalamaya devam ediyorlar. Allah’ın Elçisi de o veciz irşadıyla bu hakikati bize sadece haber vermekle kalmamış, ayrıca “Ahlâkınız herkese yetsin” buyurarak hayatın bütün alanlarını ve bütün yeryüzü ahalisini bize hayır hedefi olarak göstermiştir.

 

***

 

Gülümsemeye gelince:

Güzel ahlâkın bir parçası olan bu özelliği, önemine binaen, Peygamberimiz ayrıca zikretmiştir. Bu vurgu aynı zamanda fıtratın da vurgusudur. Bütün yüz ifadeleri arasında bir insanın yüz metre uzaktan seçilebilen yegâne yüz ifadesi tebessümdür. Yüzümüze gülümseyen bir kimseye tebessümle cevap verdiğimizi çoğu zaman fark etmeyiz bile. Hattâ, gülümseyen bir insan resmine bakarken bile yüzümüzde kendiliğinden bir tebessüm beliriverir. İlâhî rahmetin bu armağanı hayatımıza bu kadar işlemiş ve bizim bir parçamız oluvermiştir.

Hiçbir fiyat ödemeksizin sahip olduğumuz bu özelliğe fıtratın anlamlı bir hediyesi olarak sahip olmuş bulunuyoruz. Gökten yıldızların, yerden çiçeklerin gülücükleri arasında nefes alıp veren ve her ikisini de okumasını bilen insana, bu armağan gerçekten de pek yakışıyor. Şu kadar var ki, nimetin bolluğu ve hiçbir maliyet istememesi, onun değerini takdir etmekten çoğu zaman bizi alıkoyuyor.

İşte bu noktada Resulullahın uyarısı ve teşviki bizi gafletten uyandırıyor ve kullanın bu sermayeyi diyor, öyle kullanın ki bütün dünyaya yetsin, yeryüzünde tebessümünüzle kucaklamadığınız kimse, ferahlatmadığınız gönül kalmasın. Her gün, her fırsatta Allah’ın kullarından bir kulun dünyasını güldürmek emeliniz olsun.

Ama önce elinizdeki telefon ekranından başınızı kaldırın ve birbirinizin yüzüne bakın.

Baktığınız yerde Allah’ın bir kâinat yaratır gibi sanatla ve ihtimamla yarattığı bir eser göreceksiniz.

Ondan sonrası zaten kendiliğinden gelecek.

***

Bu yazının video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=XrKV285xT1g&t=678s


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar